ABD madem konut şirketlerini kurtaracaktı, niçin özelleştirdi

21/07/2008

ABD'de konut finansmanında yaşanan kriz güçlü ve büyük bir devlet ile mali sistemin çeşitlendirilmesi gerektiğini ortaya koydu. Belki 1968'deki özelleştirme kararı da yanlıştı.

Geçen günlerde ABD'nin konut kredileri konusunda çok önemli rol oynayan iki kuruluşun içine düştüğü durumdan çıkarılabilmesi için ABD Hazinesi'nin kapsamlı bir müdahale planı yaptığı kamuoyuna duyuruldu. ABD'de konut finansmanı alanında faaliyet gösteren 4 farklı "devlet tarafından desteklenen kuruluş" var. Bunlardan ilki 1932'de kurulan 12 Federal Konut Kredisi Bankası (Federal Home Loan Banks). Bu bankalar, ABD'nin mali kuruluşların ipotekli konut kredileri, küçük işyerleri, kırsal, tarımsal ve iktisadi kalkınma kredileri için bankalara finansman sağlıyor. Ama bu kuruluşlar, doğrudan kişilere değil, bankalara finansman sağlıyor. İkincisi ise 1968'de kurulan Devlet Ulusal İpotekli Kredi Birliği (Government National Mortgage Association; Ginnie Mae). Federal hükümetin oluşturduğu bazı kuruluşların verdiği ipotekli konut kredilerine dayalı menkul kıymetlere garanti veriyor. Federal hükümet ise ipotekli konut kredilerine dayalı menkul kıymetler içinde sadece Ginnie Mae'ninkine garanti veriyor. Diğer iki kuruluş ise son günlerde adlarını çok sık duyduklarımız: 1) Federal Ulusal İpotekli Kredi Birliği (Federal National Mortgage Association Federal National Mortgage Association; Fannie Mae) 1938'de Franklin D. Roosevelt döneminde kurulmuş. Nedeni de o tarihlerde ABD'de, ipotekli konut kredisi sunumundaki sorunlar nedeniyle, milyonlarca insanın ev sahibi olamaması ya da evlerini kaybetmesi tehlikesi ile karşı karşıya olmaları. 2) Federal Konut Kredi İpoteği Şirketi (Federal Home Loan Mortgage Corporation; Freddie Mac)1970'te kuruluyor. Nedeni de 1968'de Fannie Mae'nin şirket statüsüne dönüştürülmesinden sonra, bu piyasada tekel olarak faaliyet göstermesini engellemek için ona bir rakip çıkartmak. Bu bağlamda önce "devlet tarafından desteklenen kuruluş" terimine açıklama getirmek gerek. Bu kuruluşlar ABD'de ilk kez 1916'da Çiftçi Kredi Sistemi'nin kurulmasıyla ortaya çıkıyor. Amaç, ekonominin belli kesimlerine kredi akımını sağlamak ve bu kesimlerle ilgili olarak sermaye piyasasına saydamlık getirmek. Ancak bu kesimler tarım ve konut ile sınırlı kalmış. (Her ne kadar eğitim alanına finansman sağlamak için 1972'de Öğrenci Kredisi Pazarlama Birliği (Student Loan Marketing Association; Sally Mae) bu statüde kurulmuşsa da 1995'te tamamen özel bir şirkete dönüştürülmüş.) Bu tür kuruluşların ölçek olarak en büyük olanı, tahmin edileceği üzere, konut alanında. Bu kuruluşların ABD devletinin özel bazı olanaklarını ya da yetkilerini kullanabildikleri izlenimi edinilebilir. Öyle değil. Bunlar ABD'de yasayla kuruluyorlar ama özel mülkiyete tabiler. Yani hisse senetleri özel kişi ya da kuruluşların elinde. Onlar tarafından yönetiliyorlar. Sınırlı amaçla, belli kesimlere, borç ya da borç garantisi verebiliyorlar. Yaptıkları iş özünde ipotekli kredileri satın alıp bunlardan bir havuz oluşturmak ve bu havuza dayalı menkul kıymet çıkarıp açık piyasada yatırımcılara satmak. Bu amaçla da borçlanabiliyor ya da sınırsız olarak başkalarının borçlarına garanti verebiliyorlar. Ama bu işi yaparken devletin garantisini veremiyorlar. Ancak, Fannie Mae ve Fredie Mac'ın temerrüde düşmeleri durumunda, hazinenin her birinin ihraç ettiği menkul kıymetlerin 2.25 milyar dolara kadar olan kısmını satın alma yetkisi var. Kurumsal değişiklikler Görüldüğü üzere, mali piyasaların işleyişinin toplumsal açıdan beklenen yararı sağlayamadığı noktalarda bu işi üstlenecek kurumlar oluşturulmuş: Teknik deyimiyle, "kurumsal yenilikler" (institutional innovation)! Bu bağlamda ilk yapılan işin içine devleti çekmek olmuş. Franklin D. Roosvelt'in New Deal politikasının temel yaklaşımına uygun bir biçimde Fannie Mae kurulmuş. Bu kuruluş 30 yıl süreyle ABD'de ikincil ipotekli kredi piyasasında tekel konumunda olmuş. Sonra ne olmuş? 1968'e gelindiğinde bu kuruluşun işleyişinde memnun olunmadığı için mi, "özelleştirilmiş"? William Buiter (London School of Economics), Financial Times'da (12/7/2008) yayınlanan makalesinde böyle olmadığını söylüyor. Ona göre bu işlemin nedeni Vietnam Savaşı'nın bütçedeki yükü nedeniyle siyasal amaçla yapılan bir vitrin düzenlemesiydi. Ancak zaman içinde Fannie Mae ve Freddie Mac, banka temelli finansmandan piyasaya dayalı finansmana geçişin simgeleri haline geldi. Bankacılığın kapalı kapılar arında çalışan gizemli dünyasından çıkılıp, saydamlığın esas olduğu derecelendirme kuruluşlarının riski değerlendirdiği ve çok sayıda oyuncunun yer aldığı bir düzene geçmenin çok önemli yararlar sağlayacağı söyleniyordu. İşler epeyce, birkaç skandal dışında, bir süre iyi gitti. Bu şirketler kârlı bir biçimde faaliyetlerini sürdürdü. Devlet garantisi yok muydu 2007'de başlayan ipotekli kredilerdeki sorunlar, bekleneceği üzere, bu şirketleri vurdu. Söz konusu şirketlerin hisse senetleri New York Borsası'nda yüzde 60'ı aşan değer kaybına uğradı. Ancak bunlar iki nedenle herhangi bir şirket olarak düşünülebilir nitelikte değildi. Bunlardan ilki söz konusu şirketlerin büyüklüğü ile ilgiliydi. Fannie Mae ve Fredddie Mac, ABD'deki ipotekli kredilerin yaklaşık yarısını ellerinde tutuyor ya da garanti vermiş durumdalar. Bu rakam yaklaşık 5 trilyon dolar! Öte yandan Fannie Mae'nin 800 miyar dolar ve Freddie Mac ise 740 milyar dolar borcu var. Alacaklılar hem ABD hem de dünya yatırımcıları. İşler daha da sarpa sararsa ne olacak? 1.5 trilyon dolarlık bu borcu ABD devleti dışında kim garantileyebilir ki? İşin bir başka yönü daha var. Her ne kadar bu kuruluşlara açık bir devlet güvencesi verilmemişse bile, yatırımcılar hep bu kuruluşların ciddi bir temerrüde düşmesine izin verilmeyeceğine inanmışlardı. Nitekim Nobel ödüllü ABD'li iktisatçı Vernon L. Smith, Fannie Mae ve Freddie Mac'ı "örtük olarak vergi mükelleflerince desteklenen kuruluşlar" olarak nitelendirmişti. Bunun anlamı ise açık: Söz konusu kuruluşların geçmişte düşük maliyetle kaynak elde edebilmelerini sağlayan onların işlerini iyi yürütüp, riski makul düzeyde tutma başarısını göstermeleri ve bunun piyasa oyuncuları tarafından iyi anlaşılmış olması değildi. Öyle olmuş olsaydı, bu kuruluşların bilançolarında bu derece risk yığılmasından korkulmazdı ya da bu kuruluşlar bu maliyetle ve bu ölçekte borçlanamamış olurlardı. ABD Hazinesi'nin İkilemi Gelinen noktada ABD Hazinesi'nin ciddi bir ikilem karşısında kaldı. Bu şirketleri kaderleriyle baş başa bırakmak, ipotekli konut kredisi piyasasındaki likiditenin kurumasına ve ABD'nin dünya mali sistemine yeni bir şok daha vermesine yol açacak. Bunun sonunda dünya mali sistemi bile yeniden sarsılacak ve tabii ABD'nin itibarı da. Fakat bu şirketleri kurtarmağa kalkışmanın da bir bedeli var. Bu da hem mali yük, hem de bazı kuruluşları kurtarmanın getirdiği ahlâki tehlike (moral hazard) sorunu. Bugün ABD ekonomisini yönetenlerin, devlet müdahalesine hep bu noktaya dayanarak karşı çıkmış olmaları işlerini daha da zorlaştırıyor. Ama başka çare de yoktu. Hazine harekete geçmeyi tercih etti. 13 Temmuz'da Bush yönetimi Kongre'ye bir öneri gönderdi. Aynı anda Federal Reserve de bu iki kuruluşun kısa dönem borç verme olanaklarından yararlanmasına olanak sağladı. 15 Temmuz'da Hazine Bakanı Henry Paulson ABD Senatosu Bankacılık, Konut ve Kentsel İşler Komitesi'ne bilgi verdi. Bu açıklamaya göre Hazine'nin önerisi şöyle: 1) Bu iki kuruluşa, 18 aylık bir süre için, Hazine'nin kredi açma yetkisi, bir anlamda sınırsız hale getirilmesi isteniyor. Bunun nedeni bu kuruluşların ne kadar kaynağa gereksinimleri olduğunun önceden kestirilememesi. 2) Hazine'ye, yine 18 aylık bir süre içinde, bu iki kuruluşa sermaye iştirakinde bulunma yetkisi tanınması isteniyor. 3) Bu tür devlet tarafından desteklenen kuruluşların düzenlenmesi konusunda reform önerisi kongreye sunulacak. Bu reform önerisindeki önemli bir madde Federal Reserve'in bu kuruluşlarda gerekli bilgiyi alma yetkisinin tanıması ve bu tür kuruluşlar için oluşturulacak yeni düzenleyici otoriteye danışmanlık yapması biçiminde. Hazine Bakanı Paulson, ilk iki maddenin işletilmesi konusunda şimdilik bir planları olmadığını söylüyor. Bütün bu olup bitenlerden alınması gereken iki farklı ders var galiba: 1) Bu tür krizlerle baş edebilmek için devletin büyük ve güçlü olması gerekiyor. (Hyman Minsky) 2) "Piyasalaştırma" modası mali sistemi tek bir kurumsal yapıya yöneltmeye çalıştı. Oysa, mali sistemin etkin olduğu kadar istikrarlı çalışması isteniyorsa, kurumsal yapının amaca uygunluğunun sağlanması, dolayısıyla çeşitlendirilmesi gerek. Belki de ABD'de konut finansmanı konusunda 1968'de alınan özelleştirme kararı yanlıştı! Piyasaların bu işe nasıl baktığına gelince: Hazine Bakanı Paulson, özetle bu iki kuruluşun kurtarılacağını açıkladığında New York Borsası'nda Fanny Mae'nin hisse senetleri yüzde 30,8 değer kazandı (1980'den bu yana en büyük yüzde artış), Freddie Mac'ın hisse senetlerinin fiyatı da yüzde 30 arttı (1988'den bu yana en büyük yüzde artış)! Ama ertesi gün, Paulson, hissedarların kurtarılmayacağını açıklayınca, her iki hisse senedi de sırasıyla yüzde 27,3 ve yüzde 23,2 düştü. Borsada oyunun kuralları bu... ABD'de konut finansmanında yaşanan kriz ve iki şirketin federal devletçe "kurtarılması" güçlü ve büyük bir devlet ile mali sistemin çeşitlendirilmesi ... ( KB)
Kaynak: Referans