Akbank GM Kurtul: Türk bankalar, defter değerinin 3-3,5 misli fiyattan satın alındı

27/06/2007

İSTANBUL - Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, kamuoyunda zaman zaman Türk bankacılık sektöründe yabancı payının artmasından endişe duyulduğunu belirtti

Kurtul, "Yabancı bankalar; Türk bankalarına, eğer reel sektöre kredi artırma hedefleri olmasa bu kadar yüksek miktarlarda fiyat ödemezlerdi, defter değerinin 3-3,5 misli fiyattan satın almazlardı" dedi. Kurtul, "Bilişim 500" araştırma sonuçlarının açıklandığı törende yaptığı konuşmada, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye ilgisine işaret ederek, son yıllarda Türkiye'ye gelen yabancı yatırımlardan önemli bir payı bankacılık sektörünün aldığını, bunun, sektörde büyük büyüme potansiyeli beklentisi ile kayıt dışılığın olmamasından kaynaklandığını söyledi. Bankacılık sektörü için düşük enflasyonun büyük bir büyüme potansiyeli anlamına geldiğini vurgulayan Kurtul, faiz oranlarının düşmesinin kredi piyasasında canlanma getireceğini, dolayısıyla reel sektörün daha fazla borçlanabilmesinin yolunun açılmış olacağını ifade etti. Bugün itibarıyla reel faizlerin Türkiye'de hala çok yüksek olduğunu, bu faiz oranlarının düşmesini beklediklerini belirten Kurtul, "Türkiye'de eğer faiz oranları yüzde 10'un altına, yüzde 7-8 civarına inerse bankacılık sektöründe ciddi bir büyüme bekliyoruz. Büyüme, hisse senedi fiyatını yükselten, karlılığa olumlu katkısı olan unsur" diye konuştu. Yabancı payı Bankacılık sektöründe denetimin önemini vurgulayan Kurtul, 2008'in başından itibaren birçok unsuruyla uygulanmasına başlanacak Basel II ile bankaların risklerini daha fazla ölçeceklerini ve aldıkları riskler kadar sermayeye sahip olmaları gerektiğini söyledi. Zafer Kurtul, yabancı bankaların Türk bankacılık sektörüne olan ilgisine değinirken, zaman zaman kamuoyunda Türk bankacılık sektöründe yabancı payının artmasından endişe duyulduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Artık bu mevzuat, Basel II uygulamaları gösteriyor ki bankalarda alınan kararlar rasyonel olmak zorunda. Riskler artık matematik modellerle ölçülüyor, fiyatlanıyor. Her finansal kurumun amacı büyümek ve reel sektöre olan kredileri artırmak. Dolayısıyla yabancı bankalar Türk bankalarına, eğer reel sektöre kredi artırmak hedefleri olmasa bu kadar yüksek miktarlarda fiyat ödemezlerdi, defter değerinin 3-3,5 misli fiyattan satın almazlardı. Dolayısıyla mali sektörün büyümesi, mali sektörün reel sektörü daha fazla desteklemesi için ekonomik istikrarın devam etmesi ve şirketlerin daha şeffaf olması çok önemli." Yabancı bankaların banka satın almalarında 3 modelin dikkat çektiğini anlatan Kurtul, "Bunlardan birinci model yüzde 100'ün satın alınması, ikinci model yüzde 50-50 ortaklıktır. Bir de 3. model vardır ki bunu sadece Akbank gerçekleştirdi. Citibank, Akbank'a ortak oldu. 3. model en zor olanı. Çünkü bir yabancı bankanın kontrole sahip olmadan, yönetimde pek söz hakkı olmadan yüzde 20 ortak olması çok zor" şeklinde konuştu. Kurtul, bunun Citibank'ın Türkiye'nin geleceğine ve Akbank'ın yönetimi, hissedarları ile kalitesine olan güveninin bir göstergesi olduğunu ifade etti. Cari açık Cari açığa da dikkat çeken Kurtul, "Önemli bir risk noktamız var ki cari işlemler açığı... Bu önemli bir kırılganlık unsuru. Cari açığın yüzde 70'ini doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıyla finanslamışız. Ancak zaman içinde cari açığı mutlaka azaltmamız lazım. Mevcudiyeti, stabiliteyi devam ettirmek açısından yabancı yatırımlar kritik görünüyor" görüşlerini aktardı. Türkiye'de kredilerin GSMH'ye oranının yüzde 40 olduğuna değinen Kurtul, faiz oranlarının yüzde 7-8 düzeyine inmesi halinde bu oranın yüzde 80'e çıkabileceğini kaydetti. Konut kredilerinin milli hasılaya oranının yüzde 3-4 seviyelerinde bulunduğunu hatırlatan Kurtul, Türkiye'deki büyüme potansiyeli sayesinde 2015 yılında bu oranın yüzde 15'e çıkacağını, konut kredileri toplamının da 20 milyar dolardan 90 milyar dolara çıkmasını öngördüklerini bildirdi. Kredilerdeki çeşitliliğe de işaret eden Kurtul, Akbank'ın 2001'de verdiği kredilerin yüzde 85'inin kurumsal firmalara verildiğini, bugün itibarıyla ise banka kredilerinin yüzde 70'inin KOBİ ve bireylere verildiğini aktardı.
Kaynak: Dünya Gazetesi