Bankalara Verilen Cezalar

13/03/2013

Rekabet Kurulu'nun bankalara verdiği ceza tüketiciyi biraz olsun rahatlatsa da cezayı az bulanların sayısı hiç de az değil.

Rekabet Kurulu'nun bankalara verdiği ceza tüketiciyi biraz olsun rahatlatsa da cezayı az bulanların sayısı hiç de az değil. Haber 7 yazarlarından Hakan Göksel, bu haftaki yazısında bankalara verilen cezalara ve sonuçlarına yer verdi. Göksel yazısında şu konulara değindi:

Küresel krizlerin yaşandığı dönemde kendilerine övgüler yağdırılan, övüldükçe övülen bankalar, Türkiye'nin "zengin şimarık çocukları" olmaktan vazgeçmediler.
Ve bu ülkede tüketiciyi her türlü farklı manevralarla "aldatmak" ve cebindeki parayı hortumlamak dünya çapında başarı sayıldı ve siyasi otoriteler tarafından da övgüyle alkışlandı. Gelir kalemlerinde asli vazifeleri bankacılık dışında olan kalemler, karlılıklarının en büyük aracı oldu.

Cezaya rağmen hala müşteri kandırılmaya, söğüşlenmeye devam ediyor. Birazdan örneğini anlatacağım. Ama daha önce bankalara neden ceza verilmişti kısa bir hatırlatma yapalım.

Bankalar Neden Ceza Almıştı?

Hemen hafızamızı tazeleyelim. Rekabet Kurulu, aralarında anlaşarak rekabeti engelledikleri için 12 bankaya 8 Mart 2013'te 1. 12 milyar lira ceza verildiğini duyurdu. Hakkında soruşturma yürütülen 12 bankaya, mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un "Rekabeti sınırlayıcı anlaşma uyumlu eylem ve kararlar" maddesini ihlal ettikleri gerekçesiyle toplam 1 milyar 116 milyon 957 bin 468,76 lira ceza verdi.

Ceza alan bankalar ise, Akbank, Finans Bank, HSBC Bank, ING Bank, Türk Ekonomi Bankası, Türkiye Garanti Bankası, Türkiye Halk Bankası, Türkiye İş Bankası, Türkiye Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası ve Ziraat Bankası ile Garanti Ödeme Sistemleri AŞ ile Garanti Konut Finansmanı Danışmanlık AŞ, oldu.

Özetle ne yaptıklarına gelince, piyasada bonus, world, axess gibi 3-5 kredi kartı markasını kullanan 12 banka oturmuş ve demiş ki, "Biz üzülene kadar tüketici üzülsün, kredi kartı alışveriş faizinden, gecikme faizine kadar ortak belirleyelim. Diğer taraftan da müşterinin bize getirdiği paraya verilen faizde rekabet etmeyelim yoksa zararlı çıkarız sabit bir faiz oranı olsun!"

Bankalar Daha Arsızlaştı

Ceza kararı sonrası bankalar Türkiye ekonomisini tehdit edecek kadar arsızlaştılar. Önce Türkiye Bankalar Birliği açıklama yaptı verilen kararın gerçekleri yansıtmadığı ve adaletsiz olduğu iddia etti. TBB açıklamasında bankaların üzüntü, şaşkınlık ve hayal kırıklığı ile karşılandığını aktardı.  TBB'nin açıklamasında "… bankacılık sektörünün düzenleyicisi ve denetleyicisi olan uzman kurumlar ile yakın ve konuya açıklık getirici işbirliği yapılması, sektörün özellikleri ile bu sektörden hizmet alanların davranış biçimlerinin tam olarak değerlendirilmesi beklenirdi" açıklamasını ise hiç iyi niyetli bulmadım. Ne diyor, "bankaların elinde oyuncak olan bazı düzenleyici kurumları dikkate alsaydınız bu cezayı vermezdiniz, sizi de iknanın yolunu bulurduk" diyor.

Peki ya bankaların açıklamalarına ne demeli: "Türkiye ekonomisinin küresel krizlere rağmen ayakta kalmasını sağlayan bankalara haksızlıktır" açıklamalarını "Bakın ülke ekonomisi bizim sayemizde iyi bize zarar gelirse hepimiz zararlı çıkarız" tehdit olarak algılamayacaktık da ne yapacaktık?

Bankalar Hala Aynı Tutumu Sürdürüyor

Ceza verilen kurumların kendine çeki düzen vermesi ve düştükleri ayıptan ve milletin aleyhine kararlar almaktan kaçınması beklenir. Ama emin olun düzelen bir şey yok! Hemen nedenini örnekle aktarayım…

Türkiye'nin en büyük özel bankalarından biri, "Yapı"sı bayağı bir sağlam "kredisi" dillere destan anlayacağınız "Koç" gibi bir banka… Malumunuz faizler, Merkez Bankası'nın para politikalarına göre belirleniyor. Son dönemde de konut ile ilgili kredi faizi bir hayli düştü. Koç gibi bankamız da oranı 0,72'lere kadar indiriyor. Faizler bu kadar aşağı inince tabi müşteriler ya yeni kredi almak ya da mevcut kredilerinin faizini güncellemek için şubelere koşuyor.

Dar imkanları ile başını sokmak için 30-40 bin TL civarında kredi çeken aşçıbaşımız da faizlerin düşmesinden faydalanmak için şubeye gidiyor. En doğal hakkı olan refinansman imkanınından yararlanıp taksit miktarını biraz daha düşürmenin hesabını yapıyor.

Bankalar, 6 Mart 2007 tarihinde ya da sonrasında kredi kullanan müşterilerinin refinansmanını yaparken yüzde 2'ye kadar masraf talep edebiliyor. Bu zorunluluk değil bankalar isterse bu ücreti almayabiliyor. Ama bırakın almaktan vazgeçeni, yüzde 2'nin altında bir oranla refinansman yapanı bile duymadım…

Neyse dönelim olayımıza aşçıbaşımız, "koç" gibi banka şubesine başvurduğunda bırakın düşük faizden refinansman yapmayı şubede yönetici pozisyonundaki "bankacı ablamız" öyle bir hesap çıkarıyor ki (kredi masrafı, refinansman cezası, eksper ücreti) şaşmamak elde değil. Çekilmiş konut kredisi için ikinci kez dosya masrafı ikinci kez eksper parası almak istiyor. Tabi aşçıbaşımız da bunu duyunca vazgeçiyor. Zaten bankacı ablamızın da amacı bu! Müşterinin hakkı olan imkandan yararlanmasına fırsat tanımamak…

Bu kadarla kalmıyor rezalet ikinci perdesi de var. Ustamız danışmak için bana olayın aslını anlatıyor. İlgili şubeyi aradığımda karşımıza (tesadüfün böylesi) bankacı ablamız çıkıyor. Olayı anlatıyorum. Önce inkar ediyor sonra ustamızı şubeye çağırıyor. "Gelsin yardımcı olacağım" diyor. Ustamız da sevinçle bankanın yolunu tutuyor. Kuruma döndükten sonra soruyorum "Ne oldu?", cevap olarak "Öyle bir hesap çıkardı ki vazgeçtim. Kredi faiz oranını yükseltti ve taksitlerim azalmadı arttı ben de bıraktım" diyor.

Bu sadece en yakın çevremde yaşananlar. Daha bunlar gibi binlerce milyonlarcası var. Dünyanın hiçbir ülkesinin vatandaşları bankaların elinde böyle oyuncak olmamıştır. Türkiye'de bankacılık konusunda düzenleyici vazife üstlenen kurumlar, kurullar, bankaların "âli menfaat"inin vatandaşınkinden önemli olduğuna inandığı ve lobilerden kurtulmadığı sürece bu sürecek.

Kaynak: Haber 7