Bu dalga biraz farklı

19/08/2007

Aşağı yukarı bir haftadır uluslararası piyasalar bir kere daha dalgalanıyor. Yine her zaman olduğu gibi bu dalgadan en fazla biz ıslandık, ıslanmaya devam ediyoruz.

Bir yıl önce mayıs ayından bu yana uluslararası piyasalarda ara ara çalkantılar yaşanıyordu. Bir süre sonra ortalık duruluyor, piyasa aktörleri para kazanmaya devam ettiği sürece bir şey olmamışçasına yollarına devam ediyordu. Oysa en başta Amerika'da başta ipotek (mortgage) piyasasında karşılaşılan problemler olmak üzere çeşitli alanlarda yaşanan dengesizlikler, gelecekte uluslararası finans piyasalarında kriz boyutlarına ulaşabilecek bir düzeltmenin kaçınılmaz olduğunu gösteriyordu. Buna rağmen, yapılan bütün ikazlara rağmen ilgililer tedbir almıyor ya da alamıyordu. Daha önceki kısa süren bunalımlarda sorun kendisini bir likidite yetersizliği şeklinde göstermişti. Çare olarak merkez bankaları piyasalara fazla likidite sağlamış, bir süre sonra piyasalara sakinlik gelmişti. Bu defa da merkez bankaları aynı yöntemi uyguladı. Başta Avrupa Merkez Bankası ve Amerika Federal Reserve olmak üzere dünyanın çeşitli merkez bankaları yüz milyarlarca dolar değerinde parayı piyasalara sürdü. Halbuki, kısa bir süre önce Federal Reserve Başkanı finansal sisteme destek olmak amacıyla para verilmeyeceğini söylemişti. Bütün bu desteğe rağmen kriz bitmek bir yana, daha da tehlikeli boyutlara ulaştı. Öncelikle, bugünkü krizin öncekilerden farklı olduğunu söylemek lazım. Bunalım yalnız likidite kıtlığından doğmuyor. Aynı zamanda, çeşitli kesim ve kurumların kredi borçlarını ödeyememelerinden doğan ciddi sorunlar var. Her şeyden önce Amerika'da ipotek borçlarını ödemekte sıkıntı çeken, hatta ödeyemeyen yüz binlerce ev halkı bulunuyor. Bunların bir kısmı 'subprime' diye adlandırılan ipotek borçluları. Bu insanlara ödeme güçlerine bakılmaksızın kredi verilmiş. Bunlar bir süreden beri ipotek taksitlerini ödeyemiyor. O yüzden evlerini terk etmek durumunda kalanlar var. Son aylarda bunlara durumu bozulan diğer ipotek borçluları da eklenmiş durumda. Doğaldır ki, geçmişte ev satın alanlar borçlarını ödeyemeyince, bunlara borç veren 'mortgage' şirketleri de sıkıntıya gireceklerdir. Gerçekten de öyle olmuştur. Arka arkaya bazı 'mortgage' şirketleri iflas etme konumuna gelmiştir. Hemen anlaşılacağı gibi zincirin halkaları orada tamamlanmıyor. 'Mortgage' şirketlerine para yatıran fonlar da para kaybetmeye başlamıştır. Bunların bir kısmı büyük kâr sağlamak amacıyla riskli yatırımlara giren, 'hedge' fonları diye tanımlanan fonlardır. Bir de bunlara konut inşaatı yapan şirketleri eklemek gerekiyor. Konut satışlarının neredeyse durma noktasına gelmiş olması, inşaatları da durdurmuştur. Bazı küçük inşaat şirketleri iflas edip piyasadan çekilmiştir. Şimdi onları daha büyüklerin izlediği görülüyor. Bütün bu şirketlere verilmiş olan kredilerin geri dönme olasılığı çok zayıflamış durumdadır. Bir süre sonra şirket iflaslarının artış göstermesinden de korkulmaktadır. Son yıllarda hiç de güçlü olmayan bazı şirketler ucuza buldukları kredilerle durumu idare edebilmiştir. Önümüzdeki dönemde bunun devamı kolay olmayacaktır. Bugün en çok korkulan, kredi alanında yaşanan krizin bankalara da sirayet etmesidir. Bu olduğu takdirde çok daha bunalımlı bir döneme girilmesi kaçınılmazdır. Bütün bu gelişmeler Türkiye'yi kötü bir dönemde yakalamıştır. Her ne kadar yetkililer ekonominin dışarıdan gelen dalgalara karşı dayanıklı olduğunu söyleseler de bunun böyle olmadığını yerli yabancı herkes biliyor. O yüzden de krizin büyümesi Türkiye'yi ciddi olarak sarsacak sonuçlar doğurabilir. Buna karşılık ülkede siyasal alanda atlatılmış olduğu sanılan bunalım yakın gelecekte devam edeceğe benziyor. İstifa etmiş bulunan hükümetin yerine yenisinin henüz kurulmamış olması da bu ortamda bir eksikliktir. Belki de bu nedenlerle hükümet kanadında bunalımın ciddiye alındığını gösteren işaretler gözükmüyor. Tekrar etmek gerekirse, bugün yaşanmakta olan kriz daha öncekilerden farklı özelliklere sahip bulunuyor. Kriz yalnız likidite sıkıntısından değil, aynı zamanda kredi alanında yaşanan sorunlardan ve büyük şirketlerin karşılaştığı ciddi kayıplardan doğmaktadır. O nedenle krizin etkilerinin nispeten uzun sürmesi kaçınılmaz gözüküyor. Hükümetin ve herkesin planlarını ona göre yapması yerinde olur.
Kaynak: Radikal