Dolar, avro, YTL ve TL

08/11/2007

Mevcut durum kabaca şöyle: 1 dolar = 1.45 avro. 1 dolar = 1.17 YTL. 1 avro = 1.70 YTL. Ham petrolün varili 98 doları, altının onsu 835 doları buldu. Kâğıt altın (dolar) düştükçe, öteki para birimleri, sarı altın ve kara altın (petrol) değer kazanıyor.

ABD ekonomisi üçüz açık veriyor. Yani özel kesimin tasarruf yatırım açığına ve cari açığa, bütçe açığı eşlik ediyor. Bu durumda ABD bunlardan birisini ya da ikisini düşürmek zorunda. Aksi takdirde ekonomi duvara toslayacak. En büyük sorun cari açık. O nedenle ABD zayıf dolar politikası izleyerek ithalatını düşürüyor ve ihracatını artırıyor. Bu yolla ABD'nin cari açığı yüzde 6.5'ten 5.5'e doğru geliyor. Eğer petrol fiyatları bu kadar yüksek seyretmese cari açık daha da hızlı düşecek. Burada en kritik nokta enflasyon. ABD'de enflasyon yüzde 2 düzeyinde. Yani Amerikalı için doların dış değerinin düşmesi çok bir şey ifade etmiyor. Önemli olan Amerikalının ABD'de alabileceği mal ve hizmet sepetinin değişmiyor olması. Bu değişim yıllık bazda yalnızca yüzde 2 değer kaybı yönünde. Eğer enflasyon da yükselse o zaman insanlar dolarları bir an önce elden çıkarmaya yönelecek ve enflasyonun yükselmesine katkıda bulunacak. Zaten FED de enflasyonda artış olmamasının verdiği rahatlıkla faizi indiriyor. Yani FED, aslında doların yabancı paralar karşısında değerinin düşmesini destekleyerek cari açığın kapanmasına yardım ediyor. Bu arada ABD'de bütçe açığı hafif bir yükselme trendi gösterse de yüzde 3'ün altında seyrederek FED'in faiz indirimi kararı almasına zemin oluşturuyor. Öte yandan ABD de şirket haberleri de giderek olumsuz bir görünüm almaya başlıyor. Subprime mortgage kredileriyle başlayan ve dalga dalga öteki alanlara yayılan kredi sorunları bankaları vurmaya başladı. Başlangıçta bu hasarın 100 milyar doları aşmayacağı düşünülürken şimdilerde 250 milyar dolar telaffuz edilmeye başlandı. İlk hasar Citibank'ta ortaya çıktı. Yavaş yavaş ötekilerde de çıkacak. Ve işin asıl kötüsü bu konu subprime mortgage kredileriyle hatta mortgage kredileriyle sınırlı kalmayıp öteki kredilere de yayılacak. Bu konudaki ayrıntı henüz tam olarak bilinmiyor. Bugüne kadar şeffaflık, açıklık, kamuyla her şeyi paylaşmak gibi konuları politika haline getirmekten söz eden ve gelişme yolundaki ülkelere sürekli bu ilkeleri empoze edenler bu konularda susmayı tercih ediyorlar. Ancak olay artık saklanamayacak noktaya gelince ortaya çıkıyor. Özetle ABD ekonomisi iyi durumda değil. Bu, uzun bir süredir görünüyor, biliniyor. Şimdiye kadar resesyona girmemiş olması bundan sonra da böyle gidebileceği ve orta dönemde toparlanabileceği konusundaki tek dayanak. Avrupa ekonomisinin durumu ise karışık. Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya bir süredir devam eden bütçe açığı sorunlarını yavaş yavaş çözmeye başladılar. Almanya bütçe açığını neredeyse kapatmaya doğru ilerlerken, İngiltere, Fransa ve İtalya açığı yüzde 3'ün altına düşürmeyi başardılar. Bu ekonomilerin cari denge sorunu yok. Almanya cari fazla veriyor, Fransa yüzde 1.5, İtalya ise yüzde 2.5 dolayında açık veriyor. En büyük cari açık yüzde 3.5 ile İngiltere'de. Ne var ki İngiltere zaten tarihsel olarak bu civarda açık veren bir ekonomi. Yani bu oran yeni bir şey değil. Bu dört büyük AB ekonomisinin tasarruf yatırım dengesi açısından da sorunları yok. Buna karşılık doların böyle değer kaybetmesi bu ekonomileri giderek sıkıntıya sokmaya başlıyor. Kârlılık görünümünün nedeni bu. Fransa'da 20 bin avroya satılan bir otomobilin ABD'ye satış fiyatı (gümrükleri sıfır olarak varsayıyorum) bugünkü kurla 29 bin dolar olacaktır. Bir Amerikalının, lüks Avrupa markaları hariç, Avrupa'da 20 bin avroya satılan bir otomobili 29 bin dolara alması mümkün değildir. Bu parite Amerikalı otomobil üreticilerinin yüzünü güldürüyor olsa gerek. Aynı şey başta tekstil olmak üzere bütün öteki sanayi dalları için de geçerli kuşkusuz. Dolar -avro paritesi 1.5'e geldiğinde durum daha da karışmaya yönelecek ve ABD'nin sıkıntıları bu kez Avrupa'da çok daha fazla hissedilmeye başlanacak. Türkiye açısından görüntü bazen puslansa da YTL'nin değer kazanması sürecek gibi duruyor. Türkiye'nin Kuzey Irak'ta ABD ve öteki ülkelerin desteğini alması sonucu, buradaki operasyonun kısa süreli olabileceği yönünde beliren olasılık, beklentileri yeniden olumlu bir çerçeveye oturtmuş bulunuyor. Öte yandan AB ilerleme raporu da olumlu bir görünüm çıkarıyor ortaya. Dünya rekoru düzeyinde reel faizi de göz önünde tutarsak Türkiye'ye ihtiyaçtan fazla döviz girişi sürecek demektir. Bu da YTL'yi daha da değerli hale getirecek. Önümüzdeki dönem 1 avro = 1.5 dolar, 1 dolar = 1 YTL ve dolayısıyla 1 avro = 1.5 YTL ilişkilerinin görülebileceği bir dönem olabilir. Eğer dünyada bir kriz çıkmaz, Türkiye de yapısal reformları başlatabilirse 2009 başında TL'nin dönüşü muhteşem olabilir.
Kaynak: Radikal