Emlak piyasası borsa gibidir

27/08/2008

Her zaman söylenir ‘emlak piyasası borsa gibidir’ diye. Onun kadar hızlı olmasa da bazen inişler bazen de çıkışlar gösterir. Piyasa, son 2 yıldır düşüş olmasa bile ciddi bir durgunluk içinde ve fiyatlarda gerilemeler yaşanıyor.

2005 yılındaki furyaya kendini kaptırıp konut alan çevremdeki kişiler ‘Şimdi ne olacak?’ diye soruyorlar. O dönemde çok hızla yükselen fiyatlardan konut alanlar bu artışların hep böyle olacağını düşündü. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı! Türkiye’de alım gücünün yetersizliği nedeniyle konut ihtiyacı bir türlü talebe dönüşemezken, dünyada yaşanan mortgage dalgasının da etkisiyle piyasa beklentileri karşılayamadı. Özellikle yatırım amaçlı konut alanlar büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Yeni konut alınmasına rağmen fiyatlar beklenildiği kadar artmadı. Kira fiyatları geçen yıllara göre büyük düşüşler yaşadı. Bu gelişmelerle birlikte faizlerin yükselmesi konut yatırımcılarının mevduata yönelmesine neden oldu. Piyasadaki genel görüş yaşanan bu daralmanın taşların yerine oturması bakımından önem taşıdığı yönünde. Yani 2005 yılında istikrarsız ve aşırı bir büyüme gösteren emlak piyasası gerçek seviyesine geliyor. Fiyatlar olması gereken noktalara oturuyor. Piyasanın çok hızlı bir büyüme göstermesi yerine yavaş ama sürekli bir büyüme kaydetmesi bekleniyor. Geldiğimiz noktada gerçekten de çok uygun fiyatlardan ve çok uygun koşullarda konutlar alınabiliyor. Piyasa olması gereken seviyeye geliyor ama kimse bu istikrarlı gidişatın sürekliliğinin garantisini veremiyor. Standartların ve kurumsallaşmanın yetersiz kaldığı, yanlış yetkilendirilmiş kurumların varlığı nedeniyle emlak piyasası müdahale edilemez bir konumda bulunuyor. Her durumdan bir fırsat kollayan bir millet olarak piyasayı kendi akışkanlığına bırakmıyoruz bit türlü. Ramazan arifesinde gıda fiyatları yüzde bilmem ne kadar arttı! Peki, neden arttı? Çünkü Ramazan ayı geldi. Hoş geldi, sefalar getirdi de fiyatlar neden böyle oldu anlamakta güçlük çekiyorum. 3 YTL’lik hurmayı 10 YTL’ye satarsan kimse hurma yemez. Sonra o hurmaları çöpe atarsın. Konutta da durum farklı değil aslında. Kısa bir süre sonra okullar açılacak ve üniversite öğrencileri konut aramaya başlayacak. Bu çok yaşamsal durum piyasada talebin artması olarak değerlendirilecek ve fiyatlara yansıtılmaya çalışılacak. Yani 750 YTL’lik kiralık konut için 1000 YTL istenecek. Sonra konutlar kiraya verilemeyecek ‘piyasa kötü’ denilecek. ‘Nalsı olsa banka kredisiyle herkes konut alıyor’ deyip fiyatlarını arttıranlar şimdi kredi faizlerinin tekrar düşmesini bekliyor. Zaten faizlere fazladan onbinlerce YTL ödeyen vatandaş bir de müteahhit zamlarıyla uğraştı. Şu aralar konut alan çoğu kişi maalesef ‘acaba kazıklandım mı?’ diye düşünüyor. Çünkü konutları aldıkları fiyatlardan satamıyorlar. Aldıktan sonra fiyatlar artarsa kendilerini iyi hissediyorlar ama bugün olduğu gibi gerilemeler yaşanırsa kötü hissediyorlar. Başta da söylediğim gibi konut piyasası borsa gibi bir inip bir çıkabilir… Emlak piyasası borsa gibidir Her zaman söylenir ‘emlak piyasası borsa gibidir’ diye Her zaman söylenir ‘emlak piyasası borsa gibidir’ diye. Onun kadar hızlı olmasa da bazen inişler bazen de çıkışlar gösterir. Piyasa, son 2 yıldır düşüş olmasa bile ciddi bir durgunluk içinde ve fiyatlarda gerilemeler yaşanıyor. 2005 yılındaki furyaya kendini kaptırıp konut alan çevremdeki kişiler ‘Şimdi ne olacak?’ diye soruyorlar. O dönemde çok hızla yükselen fiyatlardan konut alanlar bu artışların hep böyle olacağını düşündü. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı! Türkiye’de alım gücünün yetersizliği nedeniyle konut ihtiyacı bir türlü talebe dönüşemezken, dünyada yaşanan mortgage dalgasının da etkisiyle piyasa beklentileri karşılayamadı. Özellikle yatırım amaçlı konut alanlar büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Yeni konut alınmasına rağmen fiyatlar beklenildiği kadar artmadı. Kira fiyatları geçen yıllara göre büyük düşüşler yaşadı. Bu gelişmelerle birlikte faizlerin yükselmesi konut yatırımcılarının mevduata yönelmesine neden oldu. Piyasadaki genel görüş yaşanan bu daralmanın taşların yerine oturması bakımından önem taşıdığı yönünde. Yani 2005 yılında istikrarsız ve aşırı bir büyüme gösteren emlak piyasası gerçek seviyesine geliyor. Fiyatlar olması gereken noktalara oturuyor. Piyasanın çok hızlı bir büyüme göstermesi yerine yavaş ama sürekli bir büyüme kaydetmesi bekleniyor. Geldiğimiz noktada gerçekten de çok uygun fiyatlardan ve çok uygun koşullarda konutlar alınabiliyor. Piyasa olması gereken seviyeye geliyor ama kimse bu istikrarlı gidişatın sürekliliğinin garantisini veremiyor. Standartların ve kurumsallaşmanın yetersiz kaldığı, yanlış yetkilendirilmiş kurumların varlığı nedeniyle emlak piyasası müdahale edilemez bir konumda bulunuyor. Her durumdan bir fırsat kollayan bir millet olarak piyasayı kendi akışkanlığına bırakmıyoruz bit türlü. Ramazan arifesinde gıda fiyatları yüzde bilmem ne kadar arttı! Peki, neden arttı? Çünkü Ramazan ayı geldi. Hoş geldi, sefalar getirdi de fiyatlar neden böyle oldu anlamakta güçlük çekiyorum. 3 YTL’lik hurmayı 10 YTL’ye satarsan kimse hurma yemez. Sonra o hurmaları çöpe atarsın. Konutta da durum farklı değil aslında. Kısa bir süre sonra okullar açılacak ve üniversite öğrencileri konut aramaya başlayacak. Bu çok yaşamsal durum piyasada talebin artması olarak değerlendirilecek ve fiyatlara yansıtılmaya çalışılacak. Yani 750 YTL’lik kiralık konut için 1000 YTL istenecek. Sonra konutlar kiraya verilemeyecek ‘piyasa kötü’ denilecek. ‘Nalsı olsa banka kredisiyle herkes konut alıyor’ deyip fiyatlarını arttıranlar şimdi kredi faizlerinin tekrar düşmesini bekliyor. Zaten faizlere fazladan onbinlerce YTL ödeyen vatandaş bir de müteahhit zamlarıyla uğraştı. Şu aralar konut alan çoğu kişi maalesef ‘acaba kazıklandım mı?’ diye düşünüyor. Çünkü konutları aldıkları fiyatlardan satamıyorlar. Aldıktan sonra fiyatlar artarsa kendilerini iyi hissediyorlar ama bugün olduğu gibi gerilemeler yaşanırsa kötü hissediyorlar. Başta da söylediğim gibi konut piyasası borsa gibi bir inip bir çıkabilir…
Kaynak: Milliyet