Ev sahipleri de kiracılar da okusun

15/02/2008

Bilindiği gibi, bugün ABD ekonomisini resesyonun eşiğine getiren ve diğer gelişmiş ülkeleri peşinden sürükleme tehlikesi bulunan küresel kredi krizinin tetikleyicisi, birçoklarına göre, konut sektöründe fiyatların aşırı şiştiğine yönelik algılamanın güçlenerek bu döngüyü besleyen damarları tıkamasıdır.

Son günlerde piyasalarda gözlenen görece sakinlik ve toparlanma nedeniyle bugünkü ve takip edecek yazılarımızda ekonomi ve piyasalar için çok önemli gördüğümüz konut sektörüne ilişkin değerlendirmelerimize yer vermenin uygun olacağını düşündük. Konuya önce global bir bakış getireceğiz. İkinci yazıda ise Türkiye'ye odaklanacağız. Güçlü büyüme zorlaşır Bu eğilimin bir sonraki aşaması ise, doğrudan ve dolaylı etkileri çok güçlü olan konut sektöründeki olumsuz yansımaların tüketim harcamaları üzerinde yaratması beklenen baskı olacaktır. Gerçekten de, eğer 1997-2006 döneminde küresel boyutta konut fiyatlarında görülen artış eğilimi, son dönemde ABD, İrlanda ve İspanya gibi bu eğilimden en fazla faydalanan ülkelerde olduğu gibi tersine dönecekse, o zaman küresel büyümenin yeterince güçlü kalmaya devam etmesi giderek zorlaşacaktır. Söz konusu dönemde sektör değerlendirmelerinde sıklıkla kullanılan iki göstergede (konut fiyatının, hanehaklı gelirine ve kira fiyatına oranı) Almanya ve Japonya istisna olmak üzere bir çok dünya ülkesinde belirgin artış gözlenmiştir. Örneğin, OECD ortalaması birinci gösterge için üçte bir, ikincisi için ise üçte iki oranında yükselmiştir. Bu göstergeler için yeterli veri olmayan gelişmekte olan ülkelerde ise, konut fiyatlarının kişi başı gelir artışının çok üzerinde yükseldiği izlenmektedir. Kiranın 34 katı fiyat Özellikle kira ile ilişki kurmak kabaca konut değerlemesi açısından iyi bir egzersize benzemektedir. Bir fikir vermek gerekirse, OECD bu hesaplamaları yapmakta ve fiyatların aşırı arttığı belirtilen İrlanda ve İspanya için bu oranları sırasıyla 34 ve 24 olarak vermektedir. Bu şöyle okunabilir. Bir konutun satış fiyatı, o konutun yıllık kirasının 34 katı civarında olmalıdır. Bu saptamayı yaptıktan sonra, Türkiye'de sektörün durumuna ve diğer göstergeler üzerindeki olası yansımalarına bir sonraki yazıda bakmaya çalışacağız. Bu konuda resmi bir veri olmasa da, anektodal olarak Türkiye'de de söz konusu oranların benzer şekilde yükseldiği kolayca söylenebilir. Yine de, gazetemizin uzunca bir süredir yayınlamakta olduğu emlak endeksinden hareketle büyük şehirlerde bu oranın hangi düzeyde seyrettiğini de kontrol edeceğiz. Bizi izlemeye devam edin. Son günlerde piyasalarda gözlenen görece sakinlik ve toparlanma nedeniyle bugünkü ve takip edecek yazılarımızda ekonomi ve piyasalar için çok önemli g...
Kaynak: Referans Gazetesi