Finansta rekabetin rengi değişti

23/06/2007

Yerli bankalar arası rekabet devri kapandı. Global rekabet dönemi başladı. Türk bankaları kendilerinden onlarca kat büyüklükteki yabancılara karşı ayakta kalma mücadelesi verecek

Kadife Şahin Türkiye\\\'de birçok bankaya yabancı bankalar ortak oldu. Bazı bankaların tamamı yabancılara satıldı, bazılarının ise önemli orandaki hisselerinin sahibi artık yabancılar. Bu gelişmeler, Türkiye\\\'de finans sektöründeki rekabetin rengini ciddi şekilde değiştirdi. 2001 krizinde 70 civarında banka vardı. Bunların bazıları battı, birleştirildi. Bazıları satıldı. Tamamen yerli kalan bankaların sayısı azaldı. Türk bankaları kriz sonrası hızla büyüdüler. Ancak yine de aktif büyüklükleri, yabancıların çok çok altında. Yerli sermaye olarak kalan bankaların işleri daha da zorlaştı. Artık karşılarında kendilerine yakın büyüklükte ve güçte yerli sermayeli Türk bankaları değil, dünya devleri bulunuyor. Citibank, HSBC, Dexia, Uni Credito (Bank Austria Creditanstalt AG), Fortis, BNP Paribas, ING, NBG ve EFG Eurobank gibi bankalarla rekabet etmek zorundalar. Gelenlerden sadece Yunan bankaları görece küçük. Yüzde 100 yerli kalan bankaların toplam aktif büyüklükleri 180 milyar dolara yakın. Rakiplerden Citibank\\\'ın 2 trilyon dolar, UniCredito\\\'nun ise 1.1 trilyon dolar civarında. Yerliye karşı global güç Türkiye\\\'ye gelen yabancı bankaların hem aktifleri çok büyük hem de daha köklü, güçlü ve ihtisaslı bankalar. Bazıları emeklilik fonlarında, bazıları konut finansmanında bazıları da küresel sermayenin para ve sermaye fonlarının yönetiminde uzman. Amerika, Avrupa, Uzakdoğu ve Afrika\\\'ya uzanan çok yaygın kolları var. Yönetim ve operasyonel yapılanmalarında global sermaye ve insan kaynağını kullanıyorlar. Sermaye getirirken kesinlikle risk yöntemlerini göz ardı etmiyorlar ve bu konuda Türk bankalarının çok ilerisindeler. Türk yöneticiyi tutuyorlar Türkiye\\\'de banka ve vergi düzenlemelerinin izin vermediği kâr marjı dar olan işlemleri ana merkezlerinden yürütme avantajları var. Türk bankaların en büyük avantajı ise piyasayı çok iyi bilmeleri. Yerlilerle ortak olan yabancılar için bu sorun yok. Tamamı yabancılara geçen bankalar da bu sorunu başarılı Türk yöneticiler sayesinde aşmış durumda. Yabancılardan Türkiye\\\'ye 15 yıl önce gelen, daha sonra da kriz döneminde TMSF\\\'den Demirbank\\\'ı (350 milyon dolar) alan HSBC, Türklerden oluşan başarılı yönetimini hiç değiştirmediği gibi hem Türkiye\\\'yi hem de Hong Kong\\\'u bilen 30\\\'a yakın Türk bankacıyı Londra\\\'daki merkezine aldı. HSBC dışındaki bankalarda da Türkiye\\\'den ana merkezlerine transferler yapılıyor. Öve öve bitiremiyorlar Yeni gelmelerine rağmen yabancılar Türk ekonomisini ve bankacılığını öve öve bitiremiyorlar. Pişmanlık duyan, yerlilerin rekabetinden söz eden yok. \\\'Piyasayı bilmiyoruz ama yönetim kadrolarımıza güveniyoruz\\\" diyorlar. \\\"Seçimden kim çıkarsa çıksın Türkiye\\\'nin geleceğine güveniyoruz, istikrar politikaları devam eder\\\" diyen yabancılar, bankacılıktaki yüksek performansı vurguluyorlar.
Kaynak: Milliyet