Konut Kredisi Faiz Oranları Yükseldikçe Konuta Olan Talep Düşüyor

16/08/2013

Konut kredisi faiz oranları ile konut talebi arasında genelde ters orantılı bir ilişki var, faizler yükseldiğinde talep inişe geçiyor

Lüks Konut fFyatlarında Kur Artışı Önemli

TMB Yönetim Kurulu Başkanı Sazak: "Kurdaki artışın konut maliyetlerine etkisi, ithal girdi oranının yüzde 50'ye kadar yükseldiği lüks konut fiyatları için daha önem kazanmaktadır. Kurun daha da yükselmesi ve enflasyon hedefinden iyice uzaklaşılması halinde ekonominin bugünkünden daha şiddetli bir 'ani fren1 şokuna girebileceği riskini göz önünde tutmakta yarar vardır" dedi.

Ani Fren Şokuna Dikkat

Sazak, kurun daha da yükselmesi ve enflasyon hedefinden iyice uzaklaşılması halinde, ekonominin bugünkünden daha şiddetli bir "ani fren" şokuna girmesi riskinin göz önünde tutulmasında fayda olduğunu belirterek, "Kurdaki artışın konut maliyetlerine etkisi, ithal girdi oranının yüzde 50'ye kadar yükseldiği lüks konut fiyatları için daha önem kazanmaktadır" dedi.

Son ekonomik gelişmeler ışığında emlak sektörü ve konut sektörü maliyetlerine yönelik AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Sazak, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) tahvil alımlarının eylül ayından itibaren kademeli olarak azaltılacağı yönündeki açıklamasını izleyen süreçte, piyasaların dalgalandığını ve sadece Türkiye'de değil diğer gelişmekte olan ülkelerde de doların değer kazandığını anımsatarak, bu süreçte borsaların düştüğünü, enflasyon ve risk primlerinin yükseldiğini ve faizlerin artırıldığına dikkati çekti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz koridorunun üst bandını yüzde 6,5'den yüzde 7,25'e yükseltmesinin de beklenen bir gelişme olduğunu kaydeden Sazak, "Bu çerçevede önümüzdeki aylarda 50 puan daha faiz yükselişiyle karşılaşılması ihtimali mevcuttur" diye konuştu. Sazak, mevcut durumda ekonomik istikrarın önemli bir ihtiyaç haline geldiğini ve sadece büyüme değil enflasyon açısından da zor bir döneme girildiğine işaret ederek, "ABD'de parasal sıkıiaştırma ve faiz yükseltme sürecinin başlaması, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin para birimleri üzerinde değer kaybı baskısı oluşturmaktadır. Kurun daha da yükselmesi ve enflasyon hedefinden iyice uzaklaşılması halinde ekonominin bugünkünden daha şiddetli bir 'ani fren' şokuna girebileceği riskini göz önünde tutmakta yarar vardır. Yatırımların kısılması ve iç talebin düşmesi halinde konut sektörünün olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır" değerlendirmelerini yaptı.

Kurdaki Artışın Konut Maliyetlerine Etkisi Lüks Konut Fiyatları için Daha Önem Kazanmaktadır

Emin Sazak, faiz koridorunun genişletilmesi ve enflasyon hedefinin artırılmasıyla konut kredileri için olan talebin nasıl etkileneceğine yönelik soruya şöyle cevap verdi: "Konut kredisi faiz oranları ile konut talebi arasında genelde ters orantılı bir ilişki olduğu, faizler yükseldiğinde talebin inişe geçtiği, faizler düştüğünde ise arttığı bilinmektedir. Benzer nitelikte bir ilişki döviz kuru için de söz konusudur. Kur düşüşe geçtiğinde tüketicinin tasarruflarının konut yatırımlarına yönelmesi kolaylaşmakta, kur yükseldiğinde ise konut talebi iki yönlü olumsuz etkilenmektedir. Birincisi dövize yatırımın cazibesinin artması, diğer ise ithal girdi kullanılan yeni konutların maliyetlerinin yükselmesidir. Kurdaki artışın konut maliyetlerine etkisi, ithal girdi oranının yüzde 50'ye kadar yükseldiği lüks konut fiyatları için daha önem kazanmaktadır."

Konut Kredi Faiz Oranları 120 ay Vadede Yüzde 1'e Dayandı

TCMB'nin faiz artışına bundan sonraki dönemde de devam edebileceğinin sinyalini vermesiyle, bankaların kredi faizlerini yükseltmek için harekete geçtiklerini aktaran Sazak, "Bu eğilim Temmuz ayının son haftasında da devam etmiştir. Daha önce yüzde 0,65-0,80 seviyelerinde olan konut kredi faizleri 120 ay vadede yüzde l'e dayanmıştır" ifadelerini kullandı.

Konut talebi seyrini, ekonomik istikrara ilişkin algı ve tüketici güveni belirleyecek Sazak, temmuz ayı konut kredisi rakamlarının, faiz oranlarındaki yükselişin başlangıçta konut talebini yukarı yönde etkilediğini dile getirerek, bunun muhtemel nedenleri arasında TCMB'nin gelecek aylarda faiz koridorunu daha da genişletmesi ve enflasyonun daha da yükselmesi olasılığı karşısında, hem konut üreticilerinin hem de tüketicilerin harekete geçmelerinin bulunduğunu söyledi.

Sazak, Tüketici Güven Endeksi'nin Temmuz ayında haziran ayına göre yüzde 2,9 artarak 78,47 olarak gerçekleşmesine rağmen, bu endeksin hala 100'ün altında seyrederek kötümserliğe işaret ettiğini hatırlatarak, "Tüketici güven endeksinin 70 ile 80 aralığına takılıp kalmış olmasında bir numaralı etken ise tüketicinin tasarruf etme ihtimalinin ve olanağının çok düşük düzeyde seyretmesidir" ifadesini kullandı.

Ellerindeki stokları eritmek isteyen konut üreticilerinin satış promosyonlarına hız vermiş olmaları ve Temmuz ayında konut kredilerinde gözlemlenen yüksek artış hızının bu tespiti doğruladığını ifade eden Sazak, konuşmasına şöyle devam etti: "Aylık faizlerin ve yıllık maliyet oranlarının artmış olduğu Temmuz ayında, kullandırılan konut kredisi tutarı 4 milyar 12 milyon liraya ulaşmıştır. Ayın başında 99 milyar 33 milyon lira olan kredi hacmi 26 Temmuz'da 103 milyar 312 milyon lira düzeyine ulaşmıştır. Bu trendin aynı ivme ile uzun süre devam etmesi çok düşük bir olasılık olarak görülse de, enflasyonun yükselmesi paralelinde orta ve üst gelir gruplarının yatırım amaçlı konut alımına yöneltmeleri ihtimali de göz ardı edilmemelidir. Konut talebinin seyrini belirleyecek olan önemli göstergelerin başında ekonomik istikrara ilişkin algının ve bu bağlamda tüketici güveninin geldiği bilinmektedir."

Kaynak: Gazetea24