Liberal ekonomi ruhunu komünizme ‘satarsa’ konut fiyatları düşer mi?

07/10/2009

En liberal ABD’nin bile, yaşadığı krizde komünizmin temel ilkelerine sarıldığı gibi bizim özel sektör de bazı devletçi uygulamaları kabul edebilir

Konut piyasasında uzun süren bir sessizliğin ardından sonbaharın da gelmesiyle birlikte biraz olsun kıpırdanma başladı. Aslında piyasada oluşan ilk hareketlilik sinyallerini bayramdan önce kredi faizlerinin düşmesiyle verdi. Ancak hem yaz rehavetini üzerinden atamayan hem de Ramazan Bayramı’nın geçmesini bekleyen piyasa o dönemde beklenen ivmeyi yakalayamadı. Bankalar ve inşaat firmaları bayram sonrası oluşacak hareketlilikten pay kapmak için gardını alırken, ev alacaklar ve faizlerin düşmesiyle birlikte refinansman yaptırmak isteyenler bu taleplerini erteledi. Şu dönemdeyse özellikle hafta sonları gazetelerin tam sayfalarını kaplayan konut ilanları piyasadan beklentileri çok iyi bir şekilde ortaya koyuyor. Neredeyse her gazetede 5-6 konut ilanı görmek mümkün oluyor. Ve neredeyse hepsinin bir kampanyası var. İnşaat firmalarının sahipleri ‘Fiyatlar indi, faizler düştü, konut almanın tam zamanı’ diyor. Evet, gerçekte de konut almak için uygun bir dönem var. Peki, bu kadar uygun bir dönem oluşmasına ve hatta 2005 yılında yaşanan ‘patlama’dan çok daha avantalı bir dönem geçirmemize rağmen neden piyasada sıkıntılı bir süreç devam ediyor? TOKİ konutları yok satıyor ya diğerleri… Belki de bu sorunun cevabını bulmak için, çok tartışılsa da TOKİ’nin sattığı konutlara bir göz atmak gerekiyor. TOKİ, İstanbul Kayabaşı’nda 7 bin 898 konut satışa çıkardı. Bu konutlardan satın almak 20 bin 557 kişi başvurdu. Yoksul vatandaşlara yönelik 504 konut için 6 bin 321 başvuru oldu. Alt gelir grubuna yönelik 5 bin 275 konut için 10 bin 856, sosyal konut niteliğindeki 1809 konut için de 3 bin 380 başvuru yapıldı. Bu konutların fiyatları 28 bin liradan başlıyor, 115 bin liraya kadar çıkıyor. Yani İstanbul’da satılan birçok konuttan çok daha ucuz fiyatları var. Bu durum gerçek konut ihtiyacının ve talebin nerede olduğunu gösteriyor. Yani orta ve alt sınıfın hâlâ ciddi bir konut ihtiyacı var ve bu kesimlere yönelik yapılan konutlar gerçekten de peynir ekmek gibi satılıyor. İstanbul’da arsa fiyatlarının alıp başını gittiği bir ortamda özel sektörün bu tür konutlar yapması kolay değil. TOKİ ucuz konut yapıyor ama o da şehrin merkezinden o kadar uzaklara yapıyor ki, iş içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Oradan konut alsan bir türlü almasan bir türlü… Zaten şehrin içindekileri arsalarını da yüksek fiyattan satıyor. İstanbul’da yaşayan birçok insanın bırakın yerini, adını bile bilmediği Kayabaşı’ndan kim gider ev alır diye düşünüyorsunuz ama vatandaş alıyor işte… Belki zorunluluktan, belki maddi gücün sadece bu evlere yetmesinden, belki de yatırım amaçlı bu evler satın alınıyor. Ama İstanbul’u çevreleyen birçok yeni konut bölgesinde daireler hiç de kolay satılmıyor. Çünkü fiyatları TOKİ’ninkiler kadar düşük değil… Peki ne yapmalı? Öncelikle bu kentte şehrin merkezi bölgelerinde normal bir konut almak bu kadar zor olmamalı. Ama zor oluyor işte. Bu sorunun çözümü de hiç kolay görünmüyor. İstanbul’da çok büyük boyutlarda arsa spekülasyonu yapılıyor. Bunun önüne geçmek gerekiyor. Fakat kamu ve yerel yönetimler bile ellerindeki arazileri yüksek fiyattan satmak için çabalıyor. Devlet böyle yapınca özel sektör de daha fazlasını yapıyor. Arsaları bir bir topluyor. Sonra kentte arsa kalmıyor, olanlar da fahiş fiyattan satılıyor. Bu noktada belki de piyasada bir düzenleyici mekanizmanın devreye girmesi gerekiyor. Özel sektöre altyapı sorunu olmayan arsa sunulması ve özel sektörün ruhuna aykırı olsa da bu arsa üzerinde inşa edilecek konutların satış fiyatlarının denetlenmesi ya da fiyatlara kota konması gerekiyor. Sonuçta bir inşaatın metrekare maliyeti belli. Müteahhitler de bire beş değil de bire bir kazansınlar. Ruhtan bahsetmişken, özel sektör değil mi her zorda kaldığında devletten medet uman? Hani nerede liberal ekonominin ruhu… Demek ki en liberal ABD’nin bile yaşadığı krizde komünizmin temel ilkelerine sarıldığı gibi bizim özel sektör de bazı devletçi uygulamaları kabul edebilir. İşte belki o zaman ihtiyaca göre alınabilir konutlar üretilebilir.
Kaynak: Milliyet