Mortgage krizinin asıl mağduru siyahlar ve Latinler

11/02/2008

ABD'de son 5 yıldır yaşanan küresel likidite bolluğu ile birlikte bol kepçeden yüksek faizlerle düşük gelirlilere dağıtılan subprime tipi mortgage kredileri, ucu Avrupa finans sektörüne hatta son dönemde gelişmekte olan piyasalara kadar dokunan bir felakete dönüştü.

ABD'de yaşanan mortgage krizinin bilançosu özellikle şu ana kadar 140 milyar dolarlık zarar yazan bankacılık sektöründe her geçen gün ağırlaşıyor. Ancak yaşanan krizden asıl en büyük darbeyi alan ABD'de Gayrisafi Milli Hasıla'nın (GSMH) yüzde 4'ünü bile oluşturmayan düşük gelirli zenci Latin kökenli nüfus oldu. ABD'de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu United for Fair Economy (UFE) yayımladığı bir raporda subprime krizinin en fazla Latin kökenlileri ve zencileri etkileyeceğini ortaya çıkardı. Modern ABD tarihinde zenci ve Latin kokenlilerin subprime krizi yüzünden en büyük servet kaybını yaşadıklarını belirten rapor, bu grubun son 8 yılda aldığı subprime kredileri nedeniyle 164 ila 213 milyar dolar arasında bir zarara gireceğinin altını çiziyor. ABD'de sınıflar arası servet dağılımı üzerinde çalışan grubun raporunda mortgage kredisi borçlusu siyahların 72 ila 93 milyar dolar, Latin kökenlilerin ise 76 ile 98 milyar dolar arasında zarar edeceği öngörülüyor. Subprime krizi ile aslında ABD'de yıllardır tartışılan sınıflararası gelir dağılımı arasındaki uçurum yeniden gündeme gelmiş durumda. Çünkü zaten düşük gelirlilere verilen subprime kredilerinin hedef kitlesi de ülkenin en düşük gelirli kesimi olarak kabul edilen siyahlardan ve Latin kökenlilerden oluşuyor. İnsan hakları savuncusu Martin Luther King tarafından yapılan "ekonomik eşitlik" tanımına göre, ekonomik eşitliğin temelinde ev sahibi olmak yatıyor. Yani bir anlamda önemli bir kesim için en büyük servet göstergesi ev sahibi olmak. UFE'nin raporunda dikkat çektiği noktalardan biri de zaten bu. Rapor ekonomik anlamda güvenlik sağlamak için en önemli anahtarın ev sahibi olmak olduğunu belirtiyor ve ABD'de orta sınıfın toplam servetinin yüzde 60'ının da ev varlıklarına dayalı olduğuna dikkat çekiyor. Ev fiyatları özellikle krizden sonra düşüş göstermeye başlasa da uzmanlara göre ev sahibi olmak hala servet dağılımını en iyi dengeleyen etken. En fazla krediyi siyahlar aldı alım güçleri geriliyor Rapor "Emlak krizi sınıf ya da gelir gözetmeksizin toplumun bir çok kesimini olumsuz etkiledi ancak bu krizden en dengesiz biçimde etkilenen taraf siyahlar ve Latin kökenliler oldu" diyor. Rapora göre siyahlar, diğer tüm düşük gelirli tüketicilerden 3 kat daha fazla subprime kredisi aldı. Son verilere göre yüksek faizli subprime kredilerinin yüzde 55'i siyah tüketicilere verildi. Bu kredilerin sadece yüzde 17'sini düşük gelirli beyazlar aldı. Washington Post'ta yer alan bir başka habere göre ise FED'in faiz indirimleri, ABD'nin resesyon süreci derken şimdi herkes ABD'deki gelir uçurumuna kilitlenmiş durumda. İstihdam Bürosu istatistiklerine göre 2006 yılında ABD'nin milli gelirinin yüzde 49,6'sı ülkenin yüzde 20'sini temsil eden en zengin kesime gitti. Bu oran 1975'te yüzde 43,6 civarındaydı. Aynı tarih içinde ABD'nin en fakir kesiminin milli gelirden aldığı pay yüzde 4,3'ten yüzde 3,3'e kadar düştü. Gelir istatistiklerinin yaşam standartlarına ilişkin çok net bir bilgi vermediğini yazan Washington Post, tüketim harcamalarındaki gidişatın fakir ile zengin arasındaki uçurumu daha net gösterdiğine dikkat çekiyor. Siyahların ve Latin kökenlilerin alım gücü ise her geçen gün azalıyor. University of Georgia'nın araştırmalarına göre geçen sene siyahlar 845 milyar dolarlık bir harcama gerçekleştirdi. Bu rakamın ancak 2012 yılında 1,1 trilyon dolar olması bekleniyor. Latinlerin subprime yarası, Obama ve Clinton için kampanya malzemesi "Afro Amerikan" olarak da tanımlanan ve çoğunlukla ülkenin düşük gelirli kesimini oluşturan siyahların ve Latin kökenlilerin subprime krizinde aldığı darbe o kadar ciddi ki, Hillary Clinton'dan Barack Obama'ya kadar bir çok başkan adayı seçim kampanyalarını bu kesimler üzerine de kuruyor. Financial Times'da (FT) yer alan bir habere göre subprime krizi ve ekonomideki gidişat Clinton ile Obama'nın en iyi kampanya malzemesi haline gelmiş duruma. Obama'nın seçim kampanyasını yürüten bölgesel direktörlerden Temo Figueroa da FT'ye verdiği demeçte aynı şeyi ifade ediyor: "Latin televizyon ve radyolarına şu ana kadar başkanlık kampanyalarında yapılmış en büyük harcamayı yapıyoruz." Obama'nın Latin kökenli vatandaşlara ulaşmak için haftada 4 milyon dolar harcadığı belirtiliyor. Uzmanlara göre şu ana kadar Latin kökenli vatandaşlar bir seçim kampanyasının bu derecede odak noktası olmamıştı. Bunun nedenlerinin başında ise Latin kökenlilerin de subprime krizinden en az siyahlar kadar ciddi yara almış olması ve adayların bunu kendilerine malzeme çıkarmak için en iyi şekilde kullanması geliyor. Latin kökenli ABD'lilerin ev satın almak için subprime kredisi alma ihtimalinin diğer tüketicilerden 3 kat fazla olduğu, özellikle İspanyol kökenlilerin yaşadığı Riverside ve San Bernadio şehirlerinde ise ipotekli ev satışlarının katlandığı belirtiliyor. The Nation'da yer alan habere göre bir dönem ABD'nin en yüksek gelirli siyah vatandaşlarının yaşadığı Maryland'de bile subprime krizi sonrası icra yoluyla satışa çıkan evlerin sayısı aynı eyaletteki diğer şehirlerdekine kıyasla iki kat fazla. Chicago çevresindeki diğer şehirlerde ise her bir mil kare başına 50 ev subprime kredilerinin ödenmemesi yüzünden ipotekli satışa çıkarılmış durumda. Nation'a konuşan Ulusal Yeniden Yatırım Komisyonu üyelerinden Jim Carr bu durumu "Afro Amerikanlar arasındaki ev sahipliği oranı jet gibi düşüyor" ifadesiyle açıklıyor. ABD'de United for Fair Economy'nin yayımladığı bir raporda subprime krizinin en fazla Latin kökenlileri ve zencileri etkileyeceğini ortaya çıkardı...
Kaynak: Referans Gazetesi