Negatif Reel Faizle Kredileri Yavaşlatmak

03/05/2013

Yüzde 15’in üzerinde seyreden ve yüzde 20-25’lik bir artış ivmesi olan krediler negatif reel faizle yavaşlatılacak

 

Salı günü ‘Enflasyon Raporu’nu açıklayan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, öyle bir söz söyledi ki; varlık piyasasında balon oluşması için ilk gazı da basan kişi oldu. Başçı, “Negatif reel faiz dönemine alışın” diyerek, yurtiçi yerleşiklere şu mesajı veriyor: Tasarruflarınızı mevduat olarak tutmanızın size yararı olmayacak. Peki, hedef yüzde 15’in üzerinde seyreden ve yüzde 20-25’lik bir artış ivmesi olan kredilere ne olacak? Artık o hedef yok. Yeni bir ‘deney’ var: Negatif reel faizle kredileri yavaşlatmak!

Başçı’nın güne göre değişen para politikası dünyasında, bir merkez bankasının mevduatların çekiciliğini azaltması sayesinde kredilerin de yavaşlatılacağı ‘hayali’ var. Çünkü Başçı, “Mevduat artış hızı büyük ihtimalle önümüzdeki aylarda kademeli bir şekilde aşağıya doğru gelecek ve en önemli kanal mevduat olduğu için onunla birlikte krediler de aşağıya doğru gelecektir. Burada yüzde 15’lik referans, hedef değil zaten, dolayısıyla hedef olmadığı için, bu bir referans olduğu için kendiliğinden esnek” diye tanımlıyor durumu. ‘Mevduatların çekiciliği kalmayacağı için’ kredi artış hızı yavaşlayacakmış! Faizleri reel olarak negatif yere getirerek kredi genişlemesini yavaşlatan merkez bankacı olmayı umuyor Ankara’daki para politikası uygulayıcıları!

Bir merkez bankası başkanının, para politikasında enflasyon ve kredilere dönük daha belirsiz bir duruş ortaya koyarken negatif faizin kalıcılığı konusunda daha kesin konuşması “Ankara’nın gündeminde seçimler var” ilanıdır.

Peki, tasarruf edenler ne yapacak? Madem ülkenin tasarruf açığı var, madem cari açığı frenlemek için bu önlemler alınıyordu; negatif faizle nasıl olacak? Tasarruf etmek cezalandırılıyor, harcamak cesaretlendiriliyor. Peki, biz bu kredileri neden yavaşlatmaya çalışıyorduk? Cari denge, finansal istikrar denilmiyor muydu?

Başkan Erdem Başçı, bankalara zorunlu karşılıklarda TL yerine döviz ve altın getirilmesi seçeneği veren Rezerv Opsiyon Mekanizması (ROM) ile Merkez Bankası’nın ülkeye gelen ‘dövizlerin sterilizasyonunu yaptığını’ açıklaması ilginç. Merkez Bankası’na yatırdıkları yüzde 5-8 arasında maliyeti olan TL yerine, en fazla yüzde 1-2 maliyeti olan döviz ile yüzde 1’i geçmeyen altını Merkez Bankası’na getirmek, bankalar için maliyet azaltan-kazanç yaratan bir uygulama oldu. Bu yüzden, var olan dövizlerin yanında bankaların dışarıdan borçlanması da teşvik edildi.

Başçı bu durumu sorulara yanıt verirken bir yerde şöyle açıklıyor: “Bankalar borçlanma kapasitesini kullanarak mevduatın ötesinde ilave kredi verme imkânına kavuşuyor. Burada yaptığımız şey borçlanma imkânlarının bir kısmını döviz rezervlerinde artışa kanalize ediyoruz. Yani, bankaları döviz açısından daha likit hale getiriyoruz. Merkez Bankası’nın resmi rezervleri artmış oluyor ve dolayısıyla kredi vermede kontrol bir nevi bizde oluyor.” Merkez Bankası kayıtları gösteriyor ki; bankaların döviz varlıkları ROM uygulaması ile kabaca 10 milyar dolar azalmış. Peki, bankalar ne kadar kısa vadeli borçlanmış? ROM uygulamasının başlaması ile 20 milyar dolarlık bir borçlanma yapılmış. Neymiş? ‘Gelen dövizi sterilize etmek’ diye anlatılan, bizatihi bankaları yurtdışı kredilere yönlendirip borçlandırılan dövizleri toplamaktan ibaretmiş.

 

Kaynak: Radikal