Talimatla Faiz Oranları Düşmez

30/05/2013

Bankalar Birliği Genel Kurulu’nda Başkan Hüseyin Aydın 1990’lı yıllardaki hataları örnek verip, “Talimatla faizler düşmez” dedi

Hürriyet Gaetesi yazarlarından Erdal Sağlam bu haftaki yazısında faiz oranlarındaki düşüşü, düşüşün nedenlerini ve etkilerini değerlendirdi. Sağlam yazısında şı konulara yer verdi.:

Önceki gün toplanan Bankalar Birliği Genel Kurulu’nda Başkan Hüseyin Aydın 1990’lı yıllardaki hataları örnek verip, “Talimatla faizler düşmez” demiş. Bence Başkan Aydın’ın uyarısı tam zamanında gelen bir uyarı...

Aynı zamanda Ziraat Bankası Genel Müdürü olan Aydın, arkadaşlarına “Faiz oranlarını aşağı çekelim” diye talimat verdiğini ancak “Efendim bizim kontrol edebileceğimiz maliyetler üzerinde çalışalım ama faiz oranlarını piyasa belirliyor. Piyasaya inanıyor ve güveniyorsak fiyata da inanmalıyız” yanıtını aldığını söylemiş Aydın ayrıca bu konuda kamuoyunda kendilerini en çek eleştirenlerin 0.25 puan fazla faiz için kendileriyle nasıl pazarlık yaptıklarını çok iyi bildiklerini kaydetmiş.

Umarız en büyük kamu bankasının başındaki ismin bu uyarılarını, başta faiz oranları nedeniyle sürekli “İndirin” açıklamaları yapan bakanlar olmak üzere, banka düşmanlığını populizm unsuru olarak kullanan herkes anlamıştır. Çünkü talimatla faiz düşüşünün yarattığı sorunları, bu ülke daha önce çok ağır yaşadı.
Genel Kurula katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise bir yandan bankaları yıpratma hareketlerini karşı çıkıp, öte yandan da bankaların da yaptığı yanlışlara değinmiş. Bankalara bağlanan sermaye ile karlılıkları karşılaştırıldığında diğer sektörlere göre aynı düzeyde olduğuna dikkat çeken Babacan, kriz nedeniyle bankacılıktaki popülizmin yeni bir hastalık olduğunu, krizin faturasının bankalara ödetilmek istendiğini belirtip, “inşallah bu Türkiye’ye de yansımaz” demiş.

Bakan Babacan bankacılığın ekonomide istikrarın temel direği olduğunu hatırlatarak, algı olarak bankaların yıpratılmamasını istemiş.
Babacan bununla birlikte bazı bankaların aylık faizi yüzde 5-6’ye çıkardığını, bu nedenle kredili mevduat faizlerinin sınırlandığını hatırlatarak, bankaların ölçüyü kaçırması halinde birilerinin gelip sınırlama koymak zorunda kaldığını söylemiş.
Umarız Babacan’ın sağduyulu tavrı, Hükümetin de tavrı haline gelir. Daha doğrusu Babacan’a rağmen bankalar daha fazla yıpratılmaya çalışılmaz. Çünkü bu sektor gerçekten büyük maliyetlerle yeniden düzenlendi ve bir daha bozulmaması gerek.

Sayıştay Sıkıntılı

Dün Sayıştay’ın 151. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle düzenlenen törene katıldım. Genel gözlemim; Sayıştay’da moraller bozuk. Başkan Recai Akyel’in konuşmasında da sürekli bir savunma havasının hakim olduğunu gözledim. 
Basına açık olmamak konusunda eleştirildiklerini ama bunun bir tercih olduğunu, bu durumun dezavantajlarını yaşadıklarını kaydeden Başkan Akyel, “Ancak bu durum, bizim kurumsal olarak stratejik bir tercihimizdir” dedi.

Toplantının açılış konuşması yapan Başkan Akyel’in, son dönemde Hükümetten gelen  baskı ve tepkiler nedeniyle Kurum içinde rahatsız durumda olduğu belli. Belki bu nedenle Kuruma dönük eleştirilere girmeden, Kurumu savunmaya çalıştı. Örneğin Sayıştay denetçilerinin etik kurallara bağlı olduğundan, idarecilere baskı yapılmayıp işlerine karışılmadığından, yerindelik denetimi yapılmadığından dem vurdu. Hatta yasa gereği TBMM’ye gönderilmesi gerekip hala gönderilmeyen raporlar için, “Bunlar eskiden gönderilen raporlar değildi” bile dedi.
İktidar partisi yöneticilerinin, Sayıştay’ın denetim yetkisini almak için kullandıkları “Yeni bir vesayet kurumu doğdu” gibi ağır sözlere bile, doğrudan yanıt vermedi.
Sayıstay’ın AB standartlarında görev yaptığını söylemesi de, bu şartlarda fazla bir anlam kazanamadı. Sanıldığından çok daha önemli bir Kurum olan Sayıştay’ın gerçekten şeffaf  ve denetlenebilir bir kamu yönetimi için işlevi büyük, ama...

Kaynak: Hürriyet