Kriz bitti mi?

29/08/2007

ABD’de ortaya çıkan finansal kriz, birçok piyasa yorumcusu tarafından likidite krizi olarak tanımlandı

Başta FED olmak üzere, çeşitli kurumların aldığı önlemlerin bu krizi önlemekte başarılı olduğu ve bu çabaların sürmesi halinde krizin daha fazla büyümesi riskinin kalmadığı değerlendirmesi yapıldı. Bu değerlendirmelere katılmak mümkün değil. Bu tip değerlendirmelerin, günlük olarak piyasada işlem yapanlar tarafından yapıldığını düşünüyorum. Likidite sıkıntısı bir sonuçtu. Bu sıkıntıyı yaratan sebepler henüz yerinde duruyor. FED, likidite yokluğu nedeniyle piyasaların yaşamakta olduğu sıkıntıların daha fazla büyümesini engellemek için gerekli likiditeyi sağladı ve fazlasını da sunabileceğinin ipuçlarını verdi. Bu da, piyasaları bir süreliğine rahatlatmaya yetti. Böylece yeni kararlar alabilmek için süre kazanılmış oldu. Şimdi tartışılan ise, yeni kararların neler olabileceği. Yeni kararlar listesinin başında, “faizlerin indirilmesi” geliyor. Piyasaların ve bir kısım iktisatçıların önerisi ve beklentisi, Eylül ayı toplantısında FED’ in faiz indirim kararı alması. FED’in faizleri indirmesini isteyenler, bu finansal krizin bir reel sektör krizine dönüşmesini engellemeyi ve krizin nedenlerinden birisini de ortadan kaldırmayı beklemektedirler. Faizlerin inmesi halinde, yüksek faizler nedeniyle şu anda mortgage ödemelerini yapamayan kesimlerin, yeni taksitlerini ödeyebilir hale geleceği umulmaktadır. Bu sonuç ise, ipotekli enstrümanları yeniden kullanılır hale getirecek ve likidite riskini de ortadan kaldıracaktır. Böylece, finansal piyasalarda kar etme olanağı da devam edecektir. Ancak, bu değerlendirmeyi yapanlar şunu unutuyorlar; “FED son 3 yıldır faizleri neden yükseltti ve bu seviyelerinde tutmayı hedefledi?” Bu gerekçeleri hatırladığımızda, ABD için faiz indirmenin neden çok zor olduğunu da kavramak mümkün olacaktır. Faizlerin yükseltilmesinin en önemli sebebi enflasyon korkusu idi. Peki enflasyon endişesi sona erdi mi? Hayır. Eğer FED, ekonomik sorunları düşünerek faiz indirmeye kalkarsa, enflasyon sorununu ikinci plana atmış gibi bir görüntü olacaktır. Diğer yandan, piyasalar faiz indiriminin enflasyonu azdıracağını düşünürlerse, uzun vadeli faizler hızla yükselecektir. Bu durum ise, gerçekte uzun vadeli faizleri referans alan ipotekli borçlanma piyasası için de faizleri yükseltebilir. Bu ise, başta istenen sonuç değildir. Diğer taraftan FED, faiz indiriminin fon akımlarının yönü üzerine olabilecek etkilerini de düşünmek zorundadır. Faiz indirimi sonrası dolar çıkışı olması, doların değerini de düşürebilecektir. Bu da enflasyon beklentilerini olumsuz olarak etkiler. Bütün bunları düşündüğümüzde, FED’ in Eylül ayında faizleri indirebileceği beklentisinin, daha çok bir temenni olduğunu söyleyebiliriz. Bu demek değildir ki, FED faizleri indirmez. Ancak, FED faizleri indirirse, bu kriz sona erdi demek olmaz. Türkiye açısından baktığımızda ise, krizin ilk kısmı oldukça hafif hasarla atlatılmıştır. Ancak, kriz sona ermemiştir ve bizi daha fazla etkileme olasılığı sürmektedir. Çünkü, ABD krizi, henüz diğer ülkelerden yüklü fon çıkışlarını başlatmamıştır. Oysa, bu düşünme süreleri içerisinde söz konusu fonların, likidite ihtiyaçlarını diğer piyasalardan karşılama olasılığı bir hayli yüksek bulunmaktadır.
Kaynak: Akşam