Özince: Konut kredileri, tüketici kredileri tanımından çıkarılmalı

09/11/2007

Türkiye Bankaları Birliği (TBB) Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, risklerin hesaplanması, yönetilmesi ve denetlenmesi açısından bazı iyileştirmelere gereksinim olduğunu belirterek, "AB düzenlemelerinde olduğu gibi konut kredileri, tüketici kredileri tanımından çıkarılmalıdır" dedi.

Özince, 11'inci Orta Avrupa İpotek Teminatlı Menkul Kıymetler Konferansında yaptığı konuşmada, Uluslararası Finans Enstitüsünün tahminlerine göre 2007 yılında özel sektörden özel sektöre sermaye hareketinin 600 milyar dolar düzeyinde olduğuna dikkati çekti. Türkiye'nin uluslararası piyasalardan sağladığı kaynakların son 5 yılda ciddi büyüme gösterdiğini belirten Özince, 2002'de yıllık 1 milyar dolar civarındaki net sermaye girişinin 2007 Ağustos ayında 50 milyar doların üzerine çıktığını, sermaye piyasası araçlarına olan yabancı yatırımcı talebinin 2002'de 1 milyar doların altındayken yine Ağustos itibarıyla yıllık 10 milyar doları aştığını vurguladı. Özince, stok olarak yabancı yatırımcıların hisse senetleri portföy toplamının 65 milyar dolar, tahvil ve bono portföy toplamının ise 33 milyar dolar düzeyinde olduğunu aktardı. Finansal piyasaların derinleşmesine katkı yapacak araçlardan birinin konut finansmanı olduğuna değinen Özince, ipotek teminatlı menkul kıymetlerin kredi kalitesinin yükseltilmesinin, daha ucuz finansman kaynaklarına erişimin kolaylaşması, likiditenin iyileşmesi, uluslararası sermaye piyasalarına açılımın sağlanması ve risk yönetiminde etkinliğin artırılması açısından finansal kuruluşlar için önem taşıdığını söyledi. "Hayat sigortası ve DASK zorunlu olmalı" Ekonomik faydalarına rağmen uluslararası deneyimlerin, birçok gelişmekte olan ülkede ipotekli menkul kıymetlerin oluşturulmasının önünde önemli engellerin bulunduğunu gösterdiğine dikkati çeken Özince, konut finansmanı sağlayan kuruluşların, kaynak kısıtına, yüksek düzeyde kredi riskine, likidite riskine, kur ve faiz oranı riskine maruz kaldıkları için, konut finansmanı maliyetinin gelişmiş ülkelere göre yüksek olduğunu kaydetti. Ersin Özince, bu açıdan bakıldığında Türkiye konut finansman sisteminin daha etkin şekilde işlemesine yönelik gerçekleştirilen çalışmaların başarıya ulaşması ve mevcut kredi potansiyelinin değerlendirilerek büyümenin finansmanında daha etkin kullanılması açısından değinmek istediği hususları şöyle sıraladı: "Türkiye'de henüz kaynaklar pahalı, vadeler kısadır. Finansal sektörün faaliyetine ilişkin düzenlemeler ve uygulamalar, Türkiye'de yerleşik kurumların uluslararası rakipleri ile rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemektedir. Bazı düzenlemelerde uyum sağlanmaya çalışılırken, diğer düzenlemelerin eskisi gibi korunması ve tercihe bırakılması, rekabetimizi olumsuz etkilemektedir. Risklerin hesaplanması, yönetilmesi ve denetlenmesi açısından bazı iyileştirmelere gereksinim vardır. AB düzenlemelerinde olduğu gibi konut kredileri tüketici kredileri tanımından çıkarılmalıdır. Bankaların ayıplı maldan ve malın hiç teslim edilmemesi veya geç teslim edilmesinden kaynaklanan sorumluluğu sınırlandırılmalıdır. Konut kredilerinde, konut sigortası, hayat sigortası ve DASK poliçeleri kredinin ayılmaz parçasıdır, bu tür sigortalar zorunlu hale getirilmelidir. Değişken faiz uygulamasında sadece enflasyona endekslemeye değil, döviz ve kısa vadeli faize endekslemeye de izin verilmelidir." Türkiye'deki konut kredilerinin gayrisafi milli hasılaya oranının AB ülkeleri ile kıyaslandığında çok düşük olduğunu hatırlatan Özince, bu durumun aynı zamanda ülkedeki büyüme potansiyelini de açıkça ortaya koyduğunu ifade etti. Bu potansiyelin sadece Türkiye için değil bölge için de çok önemli fırsatlar sunduğunu dile getiren Özince, Türkiye Bankalar Birliği olarak kısa bir süre önce tamamladıkları ve yakın zamanda hükümete ve kamuoyuna sunacakları bir proje hazırlattıklarını, bu projenin, İstanbul'un bölgesinde uluslararası bir finans merkezi olmasına ilişkin değerlendirmeleri içerdiğini kaydetti. Özince, "Proje sonuçları, İstanbul'un ciddi bir aday olduğunu ortaya koymaktadır" dedi.
Kaynak: Hürriyet