Tutsat piyasalarına derin müdahale

10/09/2008

ABD mali piyasalar tarihinin en büyük ‘el koyma’ işlemlerinden biri Pazar günü ilan edildi. Uzunca bir süredir devam eden mali krizden fazlasıyla darbe yiyen ve varlık portföyünde ciddi erimelerle karşılaşan Freddie Mac ve Fannie Mae, ABD Hazine Bakanı Henry Paulson tarafından ilan edilen bir plan çerçevesinde hükümet kontrolüne girdi.

Freddie Mac ve Fannie Mae, ABD tutsat piyasasının yarısını elinde tutan kurumlar olarak tutsat kredisi açıyor veya bankaların açmış olduğu kredilere garanti veriyor. Toplam ABD tutsat piyasasının büyüklüğünün 12 trilyon dolar olduğu düşünüldüğünde, oluşacak daha hacimli bir çöküşün yaratacağı küresel kaos ortamından kaçınmak için, ABD hükümeti, bir müddet vergi mükelleflerinin hoşnut olmayacağı ama uzun vadede piyasadaki zararları belli bir sınırda tutabilecek ‘dört kollu’ bir kurtarma planı hazırladı. Planın birinci kolu olarak, kurumların yönetimlerine el koyuluyor. El koyma bir ‘kamulaştırma’ olarak lanse edilmeyip, daha çok bir kurtarma müdahalesi olduğu vurgulandı. Bu durumda mevcut hisse sahiplerinin hakları devam ediyor ve hükümet, kurumların mali problemlerinin çözülüp kendilerini idare eder duruma gelmelerinden sonra elini çekebilecek. Hükümetin bu dönemdeki rolü, bir tür ‘kayyumluk’ olarak değerlendirilebilir. Hükümetin adına kayyumluğu yürütecek kurum ise Federal Konut Finansmanı Ajansı (Federal Housing Finance Agency) olacak. İkinci kolda ise kurumların ihtiyacı olan nakit için 2009 yıl sonuna kadar bir likidite penceresi açılacak ve borç verilecek. Üçüncü kolda, gerektiğinde kurumlara ait oydan yoksun hisse senetleri (preferred stock) satın alınacak. Bu alınan oydan yoksun hisse senetleri, diğer benzer hisse grupları ve adi hisse senetlerinden daha öncelikli olarak temettüden pay alacak. Hükümet, kurumlara ait 1 milyar dolar değerindeki oydan yoksun hisse senedini bilabedel devralma hakkı ve adi hisse senetlerinin yüzde 80’ini nominal değerinden alma opsiyonlarına da sahip olacak. Son olarak da hükümet, tutsata dayalı tahvil piyasasının sorunsuzca yürümesini sağlamak için piyasa yapıcılığı görevini yüklenecek. Her ne kadar bu görev 100 milyarlarca dolarlık bir tahvil alımıyla sonuçlanacak olsa da, Paulson, bu tahvillerin vade sonuna kadar tutulması durumunda eninde sonunda kâr elde edeceğini vurguluyor. Planın diğer bir boyutunda ise hükümet sponsorlu tutsat kurumları modelinin işlerliğinin yitirdiğine dair görüş bulunuyor. Bu görüşe paralel olarak, iki kurumun uzun vadede ölçeklerinin tedricen küçültülerek, 2009 yıl sonunda toplamda 850 milyar dolara indirilmesi hedefleniyor. Böyle bir planın hayata geçirilmesi geçtiğimiz aylarca sıklıkta tartışıldı. Bir tarafta çökme yolunda ilerleyen trilyonlarca dolarlık tutsat piyasası ve hatta mali sistemin tamamı, diğer tarafta ‘taşın altına’ sokulacak elin bedelinin hesabını soracak milyonlarca vergi mükellefi ve seçmen, son olarak da bu iki kurumun hisselerin geleceğine dair endişeye kapılmış hissedarları bulunuyor. Günün sonunda planın başarısız olması durumunda, mevcut hissedârların ellerindeki hisse değerlerinin sıfırlanması ihtimali söz konusu olabilir. Tahvil piyasasını desteklemek için üstlenilecek piyasa yapıcılığı görevi ve kurumların yararlandırılacağı likidite penceresi ise vergi mükelleflerinin tepki oklarını üzerlerine çekiyor. Ancak atılan bu cesur ve sorumlu adım, zincirleme reaksiyonla çökme riskiyle karşı karşıya bulunan piyasaların zor zamanlarında kendi haline bırakılmayıp ‘düzeltilmesi’ gerekliliğinin ne derece önemli olduğunu önümüzdeki dönemlerde tarih sayfalarına yazacak.
Kaynak: Radikal